12 Ağustos 2011 Cuma

12Ağustos

çok güzel bir sabah. rüzgarlı, soğuk, kapalı, yağmurlu. ortalamamı 3.50 yaptım. çift anadala başlıcam ingiliz dili ve edebiyatından.. erasmusa almanyaya gidicem.. para biriktiriyorum.. hala annemden 5 kuruş almadan yaşamanın verdiği harika hissi yaşayabiliyorum.. almanca öğreniyorum.. çok da iyi gidiyorum.. canım sevgilim gelince almanca konusabileceğiz yani. o burda yokken, ben onu beklerken almanca öğreniyorum, denize gidiyorum köpükle, arkadaşlarımla buluşuyorum barbekü falan yapıyoruz, başak bana Arafta dans dersi veriyo bayıla bayıla( dans edemiyorum çünkü!) radyoda obstacle 1 çalıyo, soğumuş kahvemi içiyorum. köpük'ü modaya götürücem oyun grubumuzla buluşmaya, sonra sevgili arkadaşımız Achim'le yemek yapıcaz terasta güzel bi akşam yemeği yicez.. böyle. bi de kilo vermem lazım ya. haaaaala dana gibi yiyorum. aha we are the people çalıyo. meheeyt.

ps: sevgiliyi beklemek, beklerken özlemek... o kadar güzel ki.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Hallo !

oha yazmayalı aylar olmuş. ben gittim tabi o gece dayanamayıp ve devam ettik bir kaç ay daha. ama sonu belli bi şeye devam etmek kadar insanı yoran, kahreden bir şey var mı acaba? neyse.. harun hayatımın en güzel dönemiydi. ama meğerse daha güzeli varmış? :) meğerse almanya'da beni bekliyormuş. meğerse steteskopuyla her gece kalbimi dinleyip yanımda uyumak için çok uzun süre beklemiş. meğerse ben onunla onun, nerdeyse 360 derecelik harika boğaz, galata manzaralı terasında elimde almanların çok sevdiği o nefis kokteyl etrafa bakınırken (daha önce tanışmış olmamıza rağmen) göz göze gelecekmişim. sanat, politika, edebiyat, tarih, aile hakkında 3 buçuk saat göz göze konuşup harunu onu bunu şunu tamamen unutacakmışım. ve o günden beri vücudumun her yerini saran bir huzur gelip beni bulacakmış. onun için almancayı 1 ayda hayvanlarrrr gibi öğrenecekmişim, onunla balkan turuna çıkacakmışım.. bana bazen mein schatz bazen yavrum diyişiyle ölümüne mutlu olacakmışım.