20 Nisan 2011 Çarşamba

DAY 5

5 gün oldu.
okulda daha hiç karşılaşmadım. sırf onu görmek için güzel sanatlarda salak salak dolandım bugun hem de tam yarım saat. yoktu.. 5 - 5 çeyrek gibi pencereden baktım çıkış saati oldugu için.. yoktu.. sia-i go to sleep dinledim. mahvetti bir kez daha. evine gidip konuşmak istiyorum. bence bi kez daha denemeliyiz. yani. tamam anlıyorum sen yapamıyorsun bu ilişki durumlarını, benim mutsuz oldugumu görüp sen de mutsuz oluyorsun, strese giriyorsun.. ama bi kez daha denesek olmaz mı.

bana ne zaman bi gerginlik olsa söylediği şeyi hatırlıyorum 'pelin.. huzur istiyorum ben. sadece huzur. seninle huzurlu olmak. basit bi şekilde'

farkına varmadan beklentiler içine girdim.. benim gibi duygu bombası, ilgiyi dokunmayı seven hatun . sırf o böyle şeyleri sevmiyor diye yatakta sarılamadan uyudum, her içimden geldiğinde ona sarılıp öpemedim.. o dışarı çıkmayı HİÇ sevmiyor diye onunla ne bi bara ne bi dolaşmaya vs gidebildim. sırf onu çok sevdiğim için kendim gibi davranamadım. ama öyle güzel bi şeye sahiptik ki.. yine onu istiyorum. sanırım ben yine o şekilde davranmaya razıyım.

bu gece mi gitmeliyim evine bunları söylemek için haftaya çarşamba dogumgününde mi.. bilmiyorum.. ama basit bi şekilde birlikte olmak istiyorum. alanis'in simple together da söylediği gibi. gerçi o i was sadly mistaken diye bitiyordu ama.. hassiktir ya.

19 Nisan 2011 Salı

oda arkadaşımdan geliyor:

barış mesaj atmış, sait de mesaj atmış...
of ya. çok tatlılar ya hepinizi seviyorum. tüm erkekler benim olsun!!!!

güldürdün lan beni. 6 saniye çıkıverdim depresyondan. yerim seni kızım .

of.

geleceğim, bekle dedi, gitti
ben beklemedim,
o da gelmedi
ölüm gibi bir sey oldu.
ama kimse ölmedi

özdemir asaf


17 Nisan 2011 Pazar

without you

ve bir ayrılıkla daha karşınızdayız..

üstelik bu sefer ben ayrılmadım. benden daha cesaretli çıkıp o benden ayrıldı.
3 gündür elime geçen, yakınıma gelen her şeyi içiyorum. orda burda dans ediyorum. ama sonra inanılmaz bir acıyla yatağa giriyorum. birleşmemiz adına yüzde 1 bile şans olmaması, o kararlılığı beni mahvediyor. hala. pazar günü sinemaya gitmeye planlamıştık onun yerine cuma günü terk ediliyorum. hem de arabada. yüzüme bakmadan söylemek daha kolay olacak diye düşündü sanırım. günlerdir ona neyin var? diye sorduğumda bu kadarını beklemiyordum açıkçası. bir insan nasıl ilişki yapamaz anlamıyorum? bi insanın karakteri nasıl sadece yalnızlıktan ibaret olur. onun böyle oldugunu bilerek başlayan eşşek benim aslında. onun bu 'ilişki' zımbırtılarıyla uğraşabilecek bi insan olmadıgını zaten biliyordum. benim gibi ilgi (çoğu zarar) isteyen, bi şeyler duymak isteyen(dogal olarak?) bir insan bu kadar ay nasıl dayandı bu ilişkiye hiçbir fikrim yok.. ama şimdi odama geldim. yatağa girdim. ve tek istediğim yine onunla yemek hazırlayıp 30 rock izlemek. ve ( aklımı uçuracak kadar: düşündüğümde bile mahvoluyorum ya siktir) yine gece eve sarhoş gelip saatlerce sevişmek. bravo. hayatımda ilk defa terk ediliyorum. ve nedeni ben değilim. 'its not you its me' durumunun gerçek oldugu nadir zamanlar. sağol harun. beni hergün seni güneş gözlüklerin ve 1.85 boyunla, o harika!!! vücudunla okulda görmeye mecbur bıraktıgın için. beni annenin yemeklerinden, tütün sarışını izlemekten, pazar kahvaltılarımızdan, köpükle sahilde yaptıgımız gezintilerden, 30 rocktan, hayatımdaki en en en lanet olsun en harika seksten mahrum bıraktığın için.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Nisan'ın üçü.

yok lan. ben bi şey yapmamışım. :) sorun bende de değilmiş. niye öyle triplere girmişim ki ben.. yapılan tatsız bir şakayla bitecek bi şey değil ki o. neyin kafasına girmişsem işte.. neyse. midterm zamanı. yine kol gibi giren vizeler beni uykusuz bırakma telaşında. bak saat 3 oldu daha yeni bitti ranke, foucault okumaları. sıçtınız ağzıma yemin ediyorum. ne kastırmışsınız arkadaş. pes! neyse. my walking dictionary aka harun bence çabalıyor. dün gördüm yani bunu. pek uyuşmayan karakterlerimiz artık sorun olmasın diyorum. olmasın. bugun de çok eğlendim onunla. uyandık, ders çalıştık, yemeğe gittik, waffle yedik, konuştuk, güldük, arabada bağıra bağıra 'i staaaaaaaaaaaaaaaaay awaaaaaaaaaaaay!' şeklinde bağrınıp staley'e eşlik ettik. neyse midterm pisliğine bulaşıyorum 3 hafta düşünülecek başka şeyler de var. ama .. düşünmemek, düşündükçe gülümsememek elde değil.. ya.. bu adam nefis bi şey ya. inanılmaz tat veriyor.