13 Eylül 2009 Pazar

kasvet.

the radio dept.ten sogumak istemiyorum.
haftanın çoğu günü terasa çıkıp yere uzanıp, gökyüzünü izlemek ve adını hiçi duymadığım yıldızlara bakmak istiyorum.
kings of convenience eşliğinde. daha önce bu kadar kötü hissettiğim zamanlar olmuştur tabi ama şu an hiç birini hatırlamıyorum. yaşımın verdiği sabırsızlığa veriyorum. evet bunu yapıyorum; ama onu bekliyorum. birlikte geçireceğimiz günlerin hepsini bi kutuya koyup yanımda taşıyorum. sabırsızlanıyo olabilirim ama zaten benim yüzünden olan şeyler hakkında şikayet etmeyi düşünmüyorum. bugun işe gitmedim. biraz bile gitmek istemedim. uyudum, test çözdüm, annemle oturup nip/tuck izledik. börgır tıkındık. hava kapalıydı. istesem daha huzurlu bi gün yaratamazdım. ama değildim. tek istediğim onun bana gelmesiydi. onunla bi şeyler içmek; yeniden sinemaya gitmekti. sonra istediklerimin ne kadar basit şeyler oldugunu farkedip onunla uzaya gitmeyi düşündüm, ya da birlikte battlestar galactica maratonu yapıp aralıksız izlemeyi, sadece pizza ve birayla yaşamayı diledim. rollercoaster günleri düzenlemeliyiz diye düşündüm ki bunun için beni amerikaya götürmesi gerektiğini hatırladım. ona yemek pişirmek için ne kadar istekli oldugumun farkına vardım. duvarları muhallebi rengi(eveeet?!) ya da işte limonlu cheesecake rengi olan bi evimiz olmalı diye düşündüm. kapı girişinde kocccaman bi beatles posteri asarız olmaz mı diye sordum? benim ilhan berk kitaplarım için büyük bi kitaplık alırız ikea'dan dedim. alırız dedi. isveç köftesi için çıldırdığımı bilmeden. sonra yalnız olmayı ne kadar seven bi kız oldugumu hatırladım. ama şimdi yalnız olmak eskisi gibi hissettirmiyodu. onun benden sıkılabilitesini göze alarak birlikte yaşayalım istiyordum. o buna hazır değildi ama zaten buna hazır olmak ne demekti ki?! sen ben ve evlilik nasıl geliyor kulağa acaba diye sordum. hiç o kafada değildi. düşüncesi zaman zaman hoşuna gidiyordu. ama sanırım bundan ibaretti. oysaki ben kendimi ona adamaya, sadece onun kalçalarıma dokunmasına, dudaklarımı öpmesine, eve geldiğinde kucağına atlayıp boynuna sarılmaya; sadece onun olmaya hiç bu kadar hazır hissetmemiştim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder